Evlilik, Balayı, Öncesi ve Sonrası

Aşağıdaki süreç, evlenmemden önceki, evlenirken ve evlendikten sonraki süreçleri kapsamaktadır. Uzun bir yazı olabileceğini tahmin ediyorum, bu sebeple buraya bir index yakışır diye düşündüm, aşağıdaki bağlantılara tıklayarak okumak istediğiniz bölüme atlayabilirsiniz, dilerseniz baştan sona da okuyabilirsiniz:

  1. Neden Evlendim?
  2. Evlilik Teklifini Nasıl Yaptım?
  3. Ne Zaman Evlenmeli?
  4. Nerede Evlenmeli?
  5. Balayında Nereye Gitmeli?
  6. Düğün Nasıldı?
  7. Nikah Nasıldı?
  8. Balayında Nereye Gittik?
  9. Evlilik Sonrasında Ne Oluyor?

Neden Evlendim?

Neden evlenmeyeyim? Ben zaten evlenmek istiyordum. “Evlenmem”, “evlilik bana göre değil”, “abi bağlanamıyorum” demedim hiç bir zaman, diyenlerin perişan durumlarını görüyoruz etrafta. He onlar mutluysa da sorun yok, böyle devam. Ama ben zaten evlenmek istiyordum! Evlenmek, kesinilikle insanı kendine getiriyor, hayata bakışın değişiyor, ve amaçlarını yeniliyor. Artık ayakların daha bir yere basıyor ve günden güne yaşamak için bahanen çoğalıyor. Hele bir de kendine göre birini bulmuşsan, hele o kişi senin çok beğendiğin, günden güne aşık olduğun, her yeni tepkisinde seni senden alan, güzeller güzeli, hatta dünya güzeli biriyse tadından yenmez, kendimden biliyorum 😉 Evet çeşitli şirinliklerle konuyu dağıtarak, diğer maddemize geçelim.

Evlilik Teklifini Nasıl Yaptım?

Yoğun uğraşlar sonucunda NASA‘dan Charles Bolden ile yapıtğım eposta görüşmelerim sonucunda, bir uzay gemisinin kanadına eşimin adını yazdırdım, canlı yayında da astronotlar tarafından adını söylettim, hatta astronotlardan birine Türkçe olarak “Sanver seninle evlenmek istiyor, O’nunla evlenir misin?” dedirttim, çok iyidi ehehehehe; sonra uyanmışım bu kabusumdan. Halka açık meydanlarda, dağlarda, tepelerde veya paraşütle uçarken yapılan evlenme teklifleri benim çok hoşuma gitmiyor. Her ne kadar deli dolu bir insan olsam da, bazı durumlarda -ki bu en bazılarından biri- sadelikten yanayımdır. İstedim ki, hiç beklemediği bir anda, rutin yaptıklarımızın arasında bir yerlerden çıkarayım o teklifi ağızımdan. Bir yemek esnasında, konu konuyu açar ve ne kadar mutlu olduğumuzdan bahsederken, bu mutluluğun ebedi olmasını sağalamak için “benimle evlenir misin?” demeyi düşünüyordum.

Bunun için ilk iş yüzüğü ayarladım, kendimce, çok abartı olmayacak, el büyüklüğüne uygun, zarif ve sadece güneş gözlüğü ile bakılabilen bir yüzük aldım. Kabına koydum, paltomun cebine yerleştirdim, pot yaptığı için saklamak konusunda biraz sıkıntı çektim belirteyim. İlk buluşmamızdan sonra da, bir çok defa gittiğimiz bir restoranta, O’na söylemeden, sinsice, buluşmamızdan yarım saat önce gittim; zaten tanıdık olan müdürleri ve garsonlarına önemli ipuçları verdikten sonra, sanki alışveriş merkezine yeni gelmiş izlenimi vererek bir mesaj patlattım, “ben geldim, hadi nerdesin” dedim. Restorana girdik, sanki beni yeni görmüş gibi yapan, çakal garsonlarla hileli el sıkışmalarından sonra, daha önce geldiğimizde oturduğumuz yerlerin rezerve olduğunu söyleyerek bizi daha sakin bir yere yönelendirdiler. Kendimi ajan gibi hissediyordum. Kızı kaçırıp, bilgileri aldıktan sonra ülkeyi terkedecektim. Şaka bir yana etrafımızda konsantremi bozacak veya O’nun benden odağını değiştirecek birileri yoktu. Yemeklerimizi söyledik, garsonlar şarapları da servis ettikten sonra, göz kırpışarak bizden uzaklaştılar. Teklifin ne zaman geleceği belli olmadığından, garsonlardan, bizi bölmemeleri gerektiği için bir ricada bulunmuştum. Sağolsunlar, şaraplardan sonra hiç gelmediler yanımıza.

Olay yavaş yavaş ısınmaya başlarken, heyecandan benim ağzım kurumaya başlamıştı. Bana günümün nasıl geçtiği sordu, çok uzun olmayan rutin bir cevap verdikten sonra, aynı soruyu ben de O’na sordum, sormaz olaydım. 45 dk konuştu. Bir yandan zamanı gelirse diye paltonun cebindeki yüzük kutusunu çıkarıp masa altına, çaktırmadan koymaya çalışıyorum. Bir yandan dinlemeye çalışıyorum, boşluk bulursam gireceğim olaya çünkü. Bir yandan ne diyeceğimi unuturken, bir yandan da 1 şişe şarabı da neredeyse tek başıma içmişim. Üzerinde düşündüğüm ve yaklaşık 7-8 dk’lık bir konuşma olacağını hesaplayarak yazdığım onca şeyi 13 saniyede söyleyerek, evlenme teklifini gerçekleştirdim. “Biz çok iyi anlaşıyoruz, mutluyuz, eğleniyoruz, gülüyoruz… Gel hayat boyu buna devam edelim, benimle evlenir misin?” dedim. Tam istediğim gibi olmuştu. Rutin, beklenmeyen ve sade…

Ne Zaman Evlenmeli?

Bu soruyu evlenme kararı aldıktan, nişan yapıldıktan sonrası için sorulmuş bir soru olarak düşünün. Bu sorunun cevabı, bir çok etkene bağlı. Evlilik sonrasında, mevsim değişimlerinden etkilenmemek için balayı için nereye gideceğinizden, bütçenize; ailelerin hangi şehirlerde yaşadığından, hazırlıkları ne kadarda tamamlayacağınıza; uzaktaki akrabalarınızın ve yakın arkadaşlarınızın önceden yapılmış planlarına kadar bir sürü etken var. Çok iyi ayarlamalı ve plan yapmalısınız, bu süreç çok uzun ve çok çeşitli. Her ihtimali en ince ayrıntısına kadar düşünmelisiniz. Burada bir excel iyi gider sanırım; ayrıntılı bir tablo ile masrafları ve yapılması gerekenleri sıraladıktan sonra, zaten evlenilecek zaman ortaya çıkıyor.

Nerede Evlenmeli?

Ben, bu önemli gün fotoğraflarımda arka planda Atatürk’ün bulunmasını istediğimden, Şişli Evlendirme Dairesi”ni tercih ettim. Tadilat dolayısı ile Ocak 2 gibi randevu alıyorlardı, o gün gittiğimizde kimsecikler yoktu. İkametim Beşiktaş’ta olduğu için, tüm belgelerimizi Beşiktaş’a verdik. İzin kağıdı ile birlikte Şişli Evlendirme Dairesi’ne giderek randevumuzu aldık. Bu olay için toplanan belgeleri 1 gün içinde aldık sayılır. Sadece raporun basımı 3 gün sonrasına verildiğinden 1 günde işleri halledip, evlendirme dairesine gideceğimiz gün raporu teslim aldık. İkametimiz olan evlendirme dairesine gerekli belgeleri verip, heyecan ve izin kağıdı ile evlenmek istediğimiz Şişli Evlendirme dairesine gittik. İzin kağıdı ile birlikte Mayıs 14 olarak randevumuzu alıp, müjdemizi ailelerimiz ile paylaştık.

Balayında Nereye Gitmeli?

Bu kısım ile ben ilgilenmedim. Tüm Uzakdoğu haritasını ezberleyen eşim, nereye gitmemiz gerektiğini benim de bütçe suflelerim eşliğinde karar verdi. “İstediğin yer olsun, benim için farketmez” dedim. Nasıl olsa balayı için absürt bir yer düşünmüyordu. Durduk yere Alaska‘da ne işimiz vardı di mi? eheheheh :/  “Tropik her yer bana da uyar” dedim. Ancak şunu söyleyebilirim: bir daha evlenmeyi düşünmüyorsanız, daha önce gitmek istediğiniz ve gidemediğiniz, hatta hayallerinizde bile olmayan, sadece filmlerde veya internette gördüğünüz bir yere gitmenizde fayda var. Artık ne tatil için, ne de trustik amaçlı bir daha oraya gideceğimi düşünmüyorum. Sevmediğimden değil, bir daha öyle bir fırsatım olmayacağından! Fırsatı iyi değerlendirin derim. Beni gayet iyi anladığınızı düşünüyorum 😉

Düğün Nasıldı?

Ailelerimiz 2 ayrı şehirde olduğundan, bir şekilde düğün-nikah ayrımı yaparak, 2 tarafta da atraksiyon düzenleyelim dedik; Ereğli Mühendisler Odasında olan düğün Ereğli’de, nikah İstanbul’da oldu. Önce düğün oldu bu arada; ilk bir stresimizi attık, sonrasında oturduk nikah masasına. Gayet güzel ferah bir yerde, bol eğlence ile, Eda kontrolünde geçen bir organizasyondu, saat gibi tıkır tıkır işledi. Başladıktan sonra nasıl bittiğini anlamıyorsunuz zaten, herşey birbirini kovalıyor. Takılar, fotoğraf çekimleri vs derken o da bitti. Sonrasında İstanbul’a geldik ailecek. Ve sonraki haftasonu Nikah’ı beklemeye başladık.

NikahNasıldı?

Şişli Evlendirme Dairesi’nde olan nikah 14 Mayıs tarihinde yani Anneler gününde oldu. Buna rağmen içeride izdaham yaşandı, herkes bu inanılmaz güne şahit olmak için adeta birbirini yiyor, yaşlı-çocuk-kadın demeden birbirlerini eziyorlardı. Akşamına balayına çıkacağımız için, vakit azlığından ve zaten düğün yaptığımızdan, nikah sonrasında katılmak isteyen davetlilerle birlikte kadeh kaldırmak için Beşiktaş‘ta Joker No:19‘u ayarlamıştık. Nikahı bir şekilde atlatıp, Joker’e geçtik. Orada da gelen misafirlerle muhabbet ettikten sonra balayı için eve döndük. Nikah’ta haliyle çok heyecanlanıyorsunuz. Bu sebeple o “Evet” kısımlarının nasıl geçtiğini anlayamadık, en azında bende flu. Bu arada nikah müziğimiz için bir çok teklif alsam da, Angus’un ricasını kıramadım ve AC/DC – Thunderstruck ile nikah masasına oturduk.

Nikah öncesinde, harici fotoğrafçımız olduğu için fotoğraf çektirmek istemediğimizi söylediğimiz Belediye görevlileri, bizi anlamamak için ısrar ettiler. Biz de ısrar ettik. Arkadaş, insanların sorunsuz geçmesini istediğiniz bu gününde neden onları sıkıntıya sokuyorsunuz? “Bizden başka kimse fotoğraf çekemez” mottosu ile hareket eden bu güruhla belki de 20 dakika tartışmak zorunda kaldık. Onlar bize “madem bizden fotoğraf almıyorsunuz, biz de size çektirmiyoruz” dediler. Peki biz çektik mi? çektik… Hem de en güzelinden. Mucx! Kime göre, neye göre yasak? Kanunen hiç bir dayanağı olmayan bu palyaçolara sakın göz yummayın 😉 Kimsenin kendilerine para vermek zorunda olmadığı firmayı, balayı dönüşü Kaymakamlığa şikayet ettik. Benim için biraz daha önemli olsalardı devamını da getirirdim, ama çok sorun etmedim açıkcası; ama buraya yazarak insanların bilinçlenmesini de istiyorum tabii ki.

Nikaha Ait Notlar:

  1. Nikah gününde evden çıkarken sakin olun, hiç bir şeyi unutmadığınızdan emin olun. Gelin damada, damat geline bir baksın. Eksik birşey olmasın.
  2. Evden çıkınca heyecanlanın! Sonuna kadar heyecan yapın! Bu gün önemli bir gün 🙂
  3. Arkadaşlarınızın kıymetini bilin, Düğün ve Nikah günü eliniz ayağınız onlar oluyor.
  4. Evleneceğiniz nikah dairesine öncesinde gidip bakın; kendiniz fotoğraf çektirmek istiyorsanız avukat aracılığı ile ihtarname çekin. Dingo’nun ahırında yaşamadığımızı anlasınlar.
  5. Nikah bittikten sonra olan düğünde veya kokteyde şunu hatırlayın: Artık evlisiniz! 🙂

Şişli Evlendirme Dairesi’ne Ait Notlar:

  1. Atatürk’ün arkamızda, bize şahitlik ettiği bir yerde evlenmek çok güzel bir duygu.
  2. Evlendirme dairesinin otoparkı var, ve mekan olarak rahat ulaşımı olan bir yer.
  3. Fotoğrafçıları amatör, çalışan görevliler, kırmızı ışık sinyalcileri gibi sürekli para istiyor. “Gönlünüzden ne koparsa”cılar. Bir de terbiyesizler.

Balayında Nereye Gittik?

Dünya’ya bir daha gelsem, yine aynı kadınla, aynı otelde, aynı sürede balayı yapardım diyebilirim. 2 günümüz havada, ve 12 günümüz otelde dingin ve bir o kadar mutlu geçti. Expedia’dan, daha önce tüyosunu aldığımız Keraton Jimbaran Beach Resort‘u ayarladık. Ciddi anlamda en ucuz ve en güvenilir sekilde ayarladım balayını. İstanbul’dan 2 aktarma ile Bali’ye gittik. Endonesya’ya indikten sonra shuttle ile havaalanı değiştirip, iç hat uçuşu yaptık. Bali’ye indiğimizde, havaalanından özel araç ile otel, ve aynı şekilde geri dönüş. Gittiğimizde, Mayıs Ayı için gayet sıcak ve güzel bir hava vardı. Normalde Mayıs tam kış mevsimine geçiş ayı imiş; 1 kere yağmur yağdı, o da gayet güzel oldu. Çünkü o sıcakta etrafın serinlemesi için arada bir yağmasını istiyor insan. Etraftaki nem biraz sıkıcı olabilir, İstanbul’daki nem gibi değil açıkcası, daha sakin. Ama bunaltıcı sıcak olabiliyor, zaten Bali’nin genelinde bir hamam havası mevcut.

Bali’ye gittiğinizde otelden dışarı çıkmak istemeyebilirsiniz. Nedeni, otelin içi ve dışı arasındaki asırlık fark. Dışarısı rezalet, fakirlik yerlerde, her yer gecekondu, ciddi anlamda şok yaşıyorsunuz. Gayet güzel bir telefon mağazasının yanında, gecekondu içinde yerde yatan insanlar görebilirsiniz. Bazı yerlerde yürümeye bile korkar insan. Bunun yanında alışveriş merkezleri de var. Gayet güzel yerler, nasıl bu kadar iyi ve kötü olmayı başarmışlar, bilemedik doğrusu; hayret ettik.

Alışveriş merkezinin tam karşısında çok güzel bir su eğlence parkı var, Waterbom! Biz de, balayının ortasıda 1 gün, mayolarımızı giyip, o parka giriş yaptık. Biletler internette daha ucuz, yaklaşık 5$ gibi bir fark vardı. Tek kişi 18$ gibi bir şeydi. Parktaki su kaydırakları için 1 gün gayet yetiyor, ve çok eğleniyorsunuz, kesinlikle denemenizi tavsiye ederim. Kalabalık bir günü yani, sezonunda Cumartesi gibi bir günü tercih etmişseniz, kesinlikle Express Pass almanızı öneririz. bilet fiyatı neredeyse 2 katı oluyor, ancak hiç bir kaydırakta sıra beklemiyorsunuz. Biz bile normal bir günde gitmemize rağmen, bir çok kaydırak için 5-10dk sıra bekledik. Tadı damağınızda kalmasın.

1 günümüz Bali turu ile geçti, kiraladığımız şöförlü araç ile, yaklaşık 18 saat kadar gezindik durduk. Araba + şöför (hatta ingilizce seviyesine göre tur rehberi diyebiliriz) 1 günlük 40-50$ civarına denk geldi. Bu turun içinde, uzak sayılabilecek bir mesafedeki tapınaklar, pirinç tarlaları, tahtadan hediyelik eşya bakmaca ve Luwak Kahvesi tadımı atraksiyonları vardı. Bunlar arasında Luwak Kahvesi gayet ilginçti. Luwak bir hayvanmış ve iyi koku alma yeteneği sayesinde, kahve ağaçlarının en güzel meyvelerini yiyerek, çekirdekleri dışkılıyor. Dışkılarından bu çekirdekler ayrılarak, bir kaç defa iyice temizleniyor ve kavruluyor. Sonrasında içiyorsunuz. Ben kahvenin tadını çok sevmesem de Yeşim bayıldı. Kahveden anlamadığım doğrudur. Bu gün de gayet güzel geçti, ciddi anlamda kültürlendik. Ben şu an acaip oldum mesela.

1 günümüzü de sabahtan akşama kadar hayvanat bahçesinde geçirdik, aslında adına hayvanat bahçesi demek doğru olmaz, çünkü siz safari arabaları veya otobüsleri ile gezerken, hayvanlar doğal ortamlarından size wwoooaaaaarrrrrhhh diyorlar. Yani bir nevi hayvanlara kendinizi gösteriyorsunuz, kafeste değiller. Harika! Tek kelime ile Harika! Burada da Rhino diye bir bilet grubu satın aldık, tanesi 120-130$ a geliyor biletin, ancak bu da bu park için harika. 1 saat yol gittikten sonra, yorgunluğunuzu atmanız için girişte sizi klimali bir odaya alıp, içecek ve kahvaltı servisi yapıyorlar, herkes zaten deli gibi güleryüzlü (Bali’nin geneli bu şekilde, herkes gülüyor). Sonrasında abilerden biri gelip, size harita üzerinde etrafı tanıtıyor, içeri girdikten sonra siz geziyorsunuz. Öğlen, sadece camla ayrılmış bir restorantta, aslanları sevme mesafesinde, birbirinden leziz 2 menüden birini seçip, yanında alkollü 1 içki birlikte yemek yiyorsunuz. Yemek sonrasında yediklerinizi eritmeki için yarım saat, doğal yaşam alanında fil üzerinde, sallana sallana, antilopların, komodo ejderlerinin, gergedanların yanından geçe geçe geziniyorsunuz. Harika bir deneyim! Belgesellerden izlediğimiz hemen herşeyi canlı olarak görme ihtimalimiz oldu. Biz çok heycanlandık.

Hayvanat bahçesinden farklı olarak, Ubud tarafında Maymun Ormanı dedikleri, neredeyse halka açık ve şehrin içinde olan bir yer var. Binlerce maymunun ormanda gezindiği ortamda siz de onları görmek için oradan oraya gidiyorsunuz. Giriş neredeyse ücretsiz, 1$ gibi bir para verip içeri giriş yapılıyor. Girer girmez sizi maymunlar karşılıyor. Çünkü kapıda size olmamış veya bozulmaya yüz tutmuş muz ve benzeri meyveleri satan birileri var. Acıkan maymunlar da haliyle etrafında oluyor. Maymunlar olmasa aslında harika yer, sessiz, yeşillik, akan su sesi vs. Maymunlar işi bozmuş. Giderken şöförden aldığımız tavsiyeler üzerine üzerimizdeki gözlük, parlak bilezik, kolye vs hepsini çıkardık. Fermuarlarımızı kapattık. Elimdeki aksiyon kamerasını bile sıkı sıkı tutman gerektiği söylendi. Bu komik videolarda gördüğünüz, eşya çalan maymunların olduğu yer tam olarak orası. İçinde pasaport, para ve kredi kartlarınızın olduğu çanta, aldığınız hediyelik eşyaların olduğu torba, yanınıza aldığınız tüm gün yiyeceğiniz yiyecek, sizi güenşten koruyan gözlük, hayatınızın anlamı olan o yüzük vb ayırt etmeksizin alıp kaçıyorlar. Sadece bununla kalsa da iyi, peşlerinden koştuğunuzda, kendi gruplarına haber verip, gerekirse sizinle savaşıyorlar, sizi ısırabiliyorlar. Taşıdıkları hastalık da cabası. Kısaca parayla büyük bir risk almışız, balayı heyecanı işte ehe…

Maymun Ormanında gezerken dikkat etmeniz gereken Kurallar:

  1. Maymunların gözlerinin içine bakmayın.
  2. Yavrusu olan anne maymunlara yaklaşmayın.
  3. Çantalarınızı koruyun, kollayın.
  4. Elinizde bir şey saklamayın.

Bu arada, Bali’de herhangi bir yerde, yerel kıyafetlerle dans eden birilerini görürseniz, kaçarak uzaklaşın. 1 saat boyunca, sadece ayak ve el parmaklarını kıpırdatarak dans eden insanları izleyerek, kendinize işkence etmek istemiyorsanız tabii. İstiyorsanız bile kaçın!!!

Geri kalan günlerin 1 tanesinde, toplam 10$ gibi bir paraya 2 kişi 1 saat 30 dk masaj yaptırdık. “Masaj zaten orada çok ucuzmuş” diyebilirsiniz, ancak hiç öyle değil. Otelde 40$’a 1 saat masaj imkanı sunuluyor. Zaten bu 1 saatin son 15dk’sı uyutuyorlar sizi. Biz otel dışına çıkıp, bir masaj salonu ile pazarlık yaptık. 10$ olduğuna inanamadık hatta, bahşişi bile içindeydi hatta. 3 kere gittik sanırım. Ayak başparmağınızdan masaja başlıyorlar, kafanızdaki saç tellerine kadar itina ile uğraşıyorlar. Yapalım, bitsin, gitsinler mantığı orada yok. Çıkınca yürümeyi dert etmeyin, uçarak istediğiniz yere gidebilirsiniz.

Bunun dışında hep otel ve sahil yürüyüşlerimiz oldu. Otel yemeklerinden sıkılınca sahilde olan restoranlarda yemek yiyerek biraz çeşit yaptık. Yemekler çok lezzetli, hepsi balık ürünü neredeyse, pilavın yüzüne bakılmıyor. Balık pazarına giderseniz, 1-2 kilo XXXL karides, pişirmesi, servisleri ve herbiri 1 litrelik 2 biraya 8$ vereceğinizi unutmayın. Evet 8 dolara yiyemediğiniz kadar karides ve içemediğiniz kadar bira içebilirsiniz!

Güneşin batımı, otel içinde sahilde verilen ufak gruplu konserler, otel atraksiyonları, eğlenceler, alışveriş merkezi, Luwak Kahvesi, Waterbom, Monkey Forest, gidip gelip fiyat pazarlığı yaptığımız maymun heykel satan guru (o bizim mamunumuz!!!) ve belkide aklıma gelmeyen diğer kısımlar. Çok ama çok güzeldi. Biz balayı fırsatımızı iyi değerlendirdik diye düşünüyorum, darısı başınıza.

Bali’ye Ait Notlar:

  1. Giderken herhangi bir aşı olmadık, geldiğimizde de kimse bize aşı sormadı,
  2. Bali’ye girerken, kontrolde vize almadık, eski kuralmış, 2016’dan sonra o kural kalmış, artık ücretsiz giriş yapılabiliyor,
  3. Bali’ye gitmek için, Endonezya’ya inip, havaalanı sektörü değiştirmek zorunda kaldık, ancak bu değişim ücretsiz shuttle ile oldu,
  4. Otele, Expedia üzerinden kiraladığımız özel araç ve şöförü ile gittik, bu sayede çok kazıklanmadık, çünkü %99,9 taksici sizin turist olduğunuzu anlayınca kazıklıyor, nereye ne kadara gideceğinizi bilerek taksiye binin. Pazarlık yapabilirsiniz, düşük söylerseniz taksimetre açarlar, ki en güzeli,
  5. Bahşiş için ufak rupiler olsun cebinizde, herkese bir şekilde bahşiş vermek zorunda kalıyorsunuz, kaçış yok!
  6. Otel odasına girdiğimizde, kelebek kanatlı güve gibi bazı hayvanlarla karşılaştık, ancak hemen otel görevlisi onları alıp dışarı attı, kilmadan geldiklerini anladık, balayı boyunca kendileri ile sıklıkla karşılaştık, bunun haricinde havuz kenarında gördüğümüz komodo ejderi haricinde enteresan bir durumla karşılaşmadık. Belki de komodo ejderinden sonra diğerleri bize enteresan gelmemiştir, o da olabilir :/
  7. Otel odalarının hemen hepsinde cibinlik var, tam da üstteki madde ile ilgili!
  8. Restorantlar da taksiciler gibi önce sizi kazıklama modundalar, menüye aldanıp oturmayın, menüler, normal fiyatların 3-4 katı olabiliyor. Değmeyeceğini düşünüyorsanız oturmayın, illa ki daha ucuzunu bulacaksınız, ortalama bir öğle yemeği max 10 dolar civarında.
  9. Alışveriş merkezlerinde pazarlık çok hakim değil, daha güvenilir yerler, yiyecekler normal pislikte, yani pis. Bol acı ile sorunu çözebilir, ruhunuzu bile temizleyebilirsiniz, biz öyle yaptık!
  10. Yanınıza giderken, para çevirmek için kullanılacak, liste olarak hangi tutarın neye denk geldiğini anlatan ufak excel kağıtçıkları alabilirsiniz. Her yerde hesap makinesi ile uğraşmak istemeyebilirsiniz. (mesela 100.000 IDR = 7.3 USD; 150.000 IDR = 11 USD gibi. Buna göre diğer fiyatları oranlarsınız artık.)

Evlilik Sonrasında Ne Oluyor?

Evlendikten sonraki kısım için biraz erken olsa da, artık, hayalimdeki gibi biriyle evlenmemden mi yoksa bir dünya güzeli ile evlenmemden mi bilemiyorum, işlerin normalin üzerinde seyrettiğini söyleyebilirim. Film izlemenin, PS4 oynamanın, yemek yemenin, oturup sohbet etmenin ve en önemlisi 40 yıllık hatırı olan o güzel kahvelerin değeri ve önemi arttı benim için. Umarım uzun yıllar da bu şekilde devam eder.

 

Sanver: